MİKROORGANİZMA ÇEŞİTLERİ VE ÇOĞALMASI
Tıp biliminde ve biyoloji dalında çok fazla adı geçen mikroorganizmalar aslında incelendiğinde çok geniş bir canlı topluluğuna verilen genel bir isimdir. Mikroorganizmalar genellikle tek hücreli ve gözle görülemeyen canlılar topluluğudur. Bakteriler, protistler, mantarlar mikroorganizma olarak adlandırılan canlılardır. Bunların dışında daha birçok canlı vardır. Çok sayıda farklı türleri olan mikroorganizmaların kimisi insan sağlığı açısından olumsuz sonuçlar yaratabilmektedir.
Yaşam ortamı oldukça geniş bir alana yayılan mikroorganizma içinde bazı canlıların mikroorganizma sayılıp sayılamayacağı yönünde bilim adamları arasında anlaşmazlıklar süregelmektedir. Bunların en başında da virüsler gelmektedir. Bilim adamları virüsler yüzünden resmen ikiye ayrılmış durumdalar.
Halk arasında mikroorganizma denildiğinde akla ilk gelen tek hücreli canlılar olduklarıdır. Bu ifade genel anlamda doğru olmakla birlikte bazı canlı türleri ’de mikroorganizma olarak kabul edilmektedir. Çünkü mikroorganizmaların yaşam alanları okyanusun en derinliklerinden tutunda yaşamımızın her alanına yayılmaktadır.
Yaşamın ve canlıların devamlılığı içerisinde oldukça kritik bir noktada duran mikroorganizmaların bu anlamda pek çok görevi bulunmaktadır. Şöyle ki hayatın var olmasını sağlayan azot döngüsünün oluşmasında mikroorganizmaların müthiş bir etkisi vardır. Ayrıca iklim ve yağış olaylarında, bazı canlılara besin sağlanmasında, besin ayrıştırmalarında çok önemlidir. Yani kısacası bazıları insan sağlığı için zararlı olup hastalanmamıza neden olsa da ekosistem için olmazsa olmaz parçalarındandır.
Mikroorganizmalar ilk olarak Hollandalı bilim adamı Antonie Van Leeuwenhoek tarafından 17. yüzyılın son yıllarında keşfedilmiştir. O dönemde bilim adamının kendisinin tasarladığı mikroskopla görüntülenen mikroorganizmalar, bilim dünyasının pek çok alanına girerek destekte bulunurlar. Günümüzde mikroorganizmaları özel olarak inceleyen bir bilim dalı bulunmaktadır. Bu bilim dalı mikrobiyoloji olarak tanımlanır. Mikrobiyoloji bilimi son teknoloji ile birlikte daha bu anlamda daha detaylı incelemelerde bulunarak da katkılarını daha da arttırmışlardır.
Özellikle Genetik Mühendisliğinde mikroorganizmalara sıklıkla başvurulmaktadır. Bunun dışında gıda endüstrisinin temel taşlarındandır. Mikrobiyoloji dışında biyoteknoloji adı verilen bilim dalı da mikroorganizmaları incelemektedir. Bu araştırmalar eşiğinde mikroorganizmaların DNA değişimleri, dokuları ve hücrelerin gelişimi üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Mikroorganizmalar için bir başka tanımlamada mikrop oldukları yönündedir. Bu nedenle de hem insanların hem de hayvanların sağlığı için tehlike oluşturdukları yönündedir. Tıp dilinde bu mikroorganizmalar Patojenik mikroorganizmalar diye geçmektedir. Bu mikroorganizmalar sadece insanlar ve hayvanlar için değil birçok bitki türü içinde tehlikelidir.
Yaşam ortamı oldukça geniş bir alana yayılan mikroorganizma içinde bazı canlıların mikroorganizma sayılıp sayılamayacağı yönünde bilim adamları arasında anlaşmazlıklar süregelmektedir. Bunların en başında da virüsler gelmektedir. Bilim adamları virüsler yüzünden resmen ikiye ayrılmış durumdalar.
Yaşamın ve canlıların devamlılığı içerisinde oldukça kritik bir noktada duran mikroorganizmaların bu anlamda pek çok görevi bulunmaktadır. Şöyle ki hayatın var olmasını sağlayan azot döngüsünün oluşmasında mikroorganizmaların müthiş bir etkisi vardır. Ayrıca iklim ve yağış olaylarında, bazı canlılara besin sağlanmasında, besin ayrıştırmalarında çok önemlidir. Yani kısacası bazıları insan sağlığı için zararlı olup hastalanmamıza neden olsa da ekosistem için olmazsa olmaz parçalarındandır.
Mikroorganizmalar ilk olarak Hollandalı bilim adamı Antonie Van Leeuwenhoek tarafından 17. yüzyılın son yıllarında keşfedilmiştir. O dönemde bilim adamının kendisinin tasarladığı mikroskopla görüntülenen mikroorganizmalar, bilim dünyasının pek çok alanına girerek destekte bulunurlar. Günümüzde mikroorganizmaları özel olarak inceleyen bir bilim dalı bulunmaktadır. Bu bilim dalı mikrobiyoloji olarak tanımlanır. Mikrobiyoloji bilimi son teknoloji ile birlikte daha bu anlamda daha detaylı incelemelerde bulunarak da katkılarını daha da arttırmışlardır.
Özellikle Genetik Mühendisliğinde mikroorganizmalara sıklıkla başvurulmaktadır. Bunun dışında gıda endüstrisinin temel taşlarındandır. Mikrobiyoloji dışında biyoteknoloji adı verilen bilim dalı da mikroorganizmaları incelemektedir. Bu araştırmalar eşiğinde mikroorganizmaların DNA değişimleri, dokuları ve hücrelerin gelişimi üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Mikroorganizmalar için bir başka tanımlamada mikrop oldukları yönündedir. Bu nedenle de hem insanların hem de hayvanların sağlığı için tehlike oluşturdukları yönündedir. Tıp dilinde bu mikroorganizmalar Patojenik mikroorganizmalar diye geçmektedir. Bu mikroorganizmalar sadece insanlar ve hayvanlar için değil birçok bitki türü içinde tehlikelidir.
Yorumlar
Yorum Gönder